BAŞARISIZLIK MI BAŞARIYA GİDEN YOL MU?
Başarı elde etmek bir hedef olabileceği gibi başarısızlık da hayatın doğal gerçeklerinden biridir.
İnsan, tabiatı gereği hata yapmaya, yeni şeyler denemeye ve yanılmaya müsait bir varlıktır.
Çocukluk döneminde emeklemeyi sonrasında adım atmayı ve yürümeyi öğrenen bir bebek
aslında bu süreci örneklemek için iyi bir örnektir. Birçok defa düşer daha sonra tekrar dener ve
sonunda ayakta kalmayı başarır. Bu gelişim sürecinde çocuk düşmekten korkuyor olsaydı
tahmin edileceği üzere yürümeyi öğrenemezdi. Bu duruma benzer şekilde yetişkinlik
döneminde de başarısızlık, gelişim sürecinin yadsınamaz ve ayrılmaz bir parçasıdır. Ama
zamanla içinde yaşanılan toplumun ve yakın çevrenin beklentilerinden dolayı hata yapmak
korkutucu bir hale gelebilmektedir. Diğer taraftan başarısızlığı yok saymak ya da yapılan işte
amaçtan kayarak başarısızlığa düşmekten kaçmak aslında ilerleme imkanını reddetmek
anlamına gelmektedir.
BAŞARISIZLIK VE PSİKOLOJİ
Başarısızlık kavramı, kişinin öz yeterlilik algısını etkileyen önemli bir faktörden biri olarak ele
alınmaktadır. Kişi bir durumda başarısız olduğunda, kendine yönelik algıları olumsuz yönde
harekete geçebilir ve “yetersizim” vb inançlara kapılabilir. Bu aşamada önemli olan,
başarısızlığın kişinin bir parçası olarak değil, sadece içinde bulunulan sürecin bir sonucu
olduğunu fark etmektir. Öğrencinin sınavda beklentisinin altında not alması, onun zekâ
seviyesinin düşük olduğunu göstermemekle beraber durumdan ders çıkarmayı da sağlayabilir.
Belki de daha verimli çalışma yöntemlerine ihtiyaç duyduğunu fark etmesini ve süreci daha iyi
planlamasının önünü açacaktır. İnsan, başarısızlık durumunu kendi kişiliğinin ve/veya
kimliğinin değişmeyen bir parçası ya da göstergesi olarak değil, gelişim fırsatı olarak
gördüğünde öğrenme kapasitesi artar. Şu an içerisinde yaşanan düşüşler orada daha sonraki
zamanlarda vakit kaybetmenin önlenmesini sağlayabilir.
BAŞARISIZLIĞIN YENİ ADIMLARA ETKİSİ
Başarısızlık sadece kişisel gelişim açısından değil, yeni fikirlerin ve işlerin ortaya çıkışı
açısından da oldukça değerlidir. Zanaatkarlar, sanatçılar, yazarlar ve bilim adamları, sayısız
başarısızlıkla karşılaşmış lakin bu başarısızlıkları bir deneyim olarak görmeleri sayesinde,
kendi zamanlarını aşan büyük işlere imza atmışlardır. Örneğin altında nice işlere imza atılan
ampulün mucidi olan Thomas Edison, binlerce kez deneyişini “başarısız olmadım, sadece işe
yaramayan binlerce yol buldum” ifadesiyle özetlemiştir.
BAŞARISIZLIĞA BAKIŞ AÇISI
Başarısızlığa bakış, kişiyi ileriye götürebildiği gibi, geriye de çekebilmektedir. Başarısızlık, bir
bitiş çizgisi olarak düşünülürse birey kendini çaresiz hissedebilir. Ancak onu bir başlangıç
noktası olarak görmek daha esnek olmayı ve güçlü bir bakış geliştirebilir. Japon kültüründe
bulunan “Kintsugi” adlı sanat dalına göre kırılmış porselenler altınla onarılır ve daha değerli
bir hal kazanır. İnsanın hayatında başarısız olduğu durumlar da bu şekildedir; yaraları gizlemek
ve onlardan kaçınmak yerine onlardan öğrenip güçlenmek mümkündür. Bu bakış açısı
sayesinde başarısızlık yıkıcı değil, yapıcı bir güç olarak kullanılabilecektir.
YİNE VE YENİDEN BAŞLANGIÇLAR
Hayatı boyunca sürekli başarılı olan insan yoktur. Önemli olan düşmenin ardından ayağa
kalkabilmektir. Başarısızlık, insanı olgunlaştırır, direnç kazandırır ve hayatın farklı yüzünü de
görmeyi sağlar. Asıl başarı, hata yapmamak değil; hatalardan anlam çıkararak yoluna devam
edebilme gücüdür. Bu nedenle başarısızlık, korkulması gereken bir düşman değil; rehberlik
eden bir öğretmen olarak görülmelidir. Onu doğru kullanan kişi, yeniden başlamanın gücünü
keşfeder ve yeni adımlar atmaya başlar.