GELİŞMELERİ KAÇIRMA KORKUSU
FOMO (GELIŞMELERI KAÇIRMA KORKUSU) NEDİR?
Sosyal medyada gezinirken birçok şey merak unsuru haline gelebiliyor. Günün en önemli
haberi, kim kiminle fotoğraf çekinmiş, bir arkadaşın tatil fotoğrafı, diğerinin kariyer
başarısı ya da bir etkinlikteki eğlenceli anlar, nerede yemek yemiş… Bazen bunları
izlerken zihne gelen bir düşünce ve ona eşlik eden huzursuzluk kişinin iç dünyasına hakim
olmaya başlayabilir: “Orada ben de olmalıydım.” İşte bu duygu, bugünlerin yaygın
psikolojik gerçeklerinden biri olan fomo, yani “gelişmeleri kaçırma korkusu”nun bir
çıktısıdır.
Fomo, kişinin başkalarının yaşadığı güzel şeyleri, içinde bulunduğu özel anları kaçırma
korkusu nedeniyle kaygılanması, huzursuzluk hissetmesi, yetersizlik ya da dışlanmışlık
hissetmesi durumudur.
2000’li yıllarda adını duyurmaya çalışan kavram özellikle akıllı telefonların ve sosyal
medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte daha görünür hale gelmiştir.
Fomo, yalnızca bir şeyi kaçırma korkusu değildir bunun yanında sürekli bir kıyaslama,
kendini dışlanmış hissetme ve sürekli tetikte olma halidir. Başkalarını uzak bir
pencereden izlerken kendi olduğu yerin kıymetini unutmak ve başkalarının hayatındaki
yaşantılara tutunmaya çalışırken bir yandan da neden kendisinin erişemediğine dair
kendini yargılamasına neden olabilmektedir.
HAYATIN İÇERİSİNDE FOMO
Burada birçok farklı faktör ele alınabileceği gibi bazı faktörler ön plana çıkmaktadır. İnsan
bir süre yalnız kalmak isteseler de genel itibariyle sosyal canlılardır. Bir grubun, birilerinin
hayatının, kıymetli sahnelerdeki fotoğrafların parçası olmak isteyebilirler. Burada temel
amaç birileriyle bağ kurmak, dışlanmış hissetmemektedir. Kişi bu ihtiyacını gidermek için
sürekli başkalarının sosyal medya vitrinlerine bakma gereksinimi duyabilmektedir.
Sürekli olarak başkalarının hayatını gözlemlemek, onların hayatlarının bir parçası olan
şeyleri kendi hayatının gerçek bir parçası haline getirmek kişinin kendi hayatını yetersiz
görmesine ve kendilik değerinin zedelenmesine neden olabilir.
Sürekli her yerde olma isteği, başkalarının yaptıklarını yapma isteği, onların yaptıklarını
yapmak isteme ve yapamayınca zihinden geviş getirircesine kendi geçmişinde
yapmadıkları nedeniyle bugün onların yaptığından mahrum kalmışlık hissetme nedeniyle
kişi en sonunda kendini suçlamaya başlayabilir ve sonucunda en azından başkalarının
hayatındaki gelişmeleri kaçırmama yoluna gidebilir yani FoMO’nun uçsuz bucaksız
ovalarına dalabilir. Neticesine kendi hayatına dair karar verememe ve tükenmişlik hakim
olmaya başlayabilir.
FOMO’NUN BELİRTİLERİ
Sosyal medyada uzun vakitler harcama ve sürekli sayfayı yenileyerek yeni gelişmeleri
görme isteği,
“Başka bir yerlerde başka neler olabilir?” şeklinde tetikleyici düşünceler,
Dinlenme ve yalnız kalma anlarında huzursuzluk hissetmek,
Plan yaparken her zaman daha iyi seçenekler olabileceğini ve bunların da sosyal
medyada mevcut olabileceğinin düşünerek vaktini karar verip/verememe arasında
geçirmek,
Kendini yetersiz ve dışlanmış olarak görmek gibi çıktılar görülebilir.
SOSYAL MEDYA VE FOMO İLİŞKİSİ
Sosyal medya başkalarının hayatını bir vitrinin arkasından ve “seçici” şekilde görmemizi
sağlar. Örneğin çok değerli bir el dokuması halıyı vitrinde görüp onun güzelliğiyle mest
olabiliriz ama onun ardındaki iplikleri, arka tarafındaki karmaşık görüntüyü görmekten
uzağızdır çünkü bize gösterilen kısmı tabiki göze ve duygulara daha fazla hitap eden
kısmıdır ve ilgi çekici bir vitrinde sunulmaktadır.
Paylaşılan fotoğraflar, başarı hikâyeleri ya da eğlenceli anlar, çoğu zaman bir bütünün
yalnızca cilalanmış bir parçasıdır. Ancak zihnimiz bu parçaları, gerçeğin kendisiymiş
algılar. Oysa kendi hayatımıza bile ufak bir göz gezdirmek farkındalık oluşturabilir. Mesela
bizler de hayatın içerisinde inişli çıkışlı birçok an yaşarız ama o anın resmini çekmeye sıra
geldiğinde en azından bir gülümseme ile fotoğrafa yansırız.
Sosyal medya, “başkaları eğleniyor, gelişiyor, hep ileri gidiyor ya ben?” düşüncesini
sürekli olarak canlı tutar. Bu da FOMO’yu körükler.
FOMO’NUN ETKİLERİ
Zihinsel yorgunluk hissetmek ve bunlar bazen beden de ağrılara dönüşerek açığa
çıkabilirler. Kararsızlık ve tatminsizlik içerisinde günleri geçirmek. Sosyal ilişkilerde
kalitesiz, derinleşemeyen iletişimler yaşamak, anı yaşamaktan uzaklaşmak ve sürekli
başkasını, elde olmayanı arzulamak, kaygı bozuklukları ve düşük benlik saygısına neden
olabilir.
FOMO İLE BAŞ ETMEK
Farkındalık geliştirmek önemli bir başlangıç noktasıdır. Bunlara ilişkin duygu ve
düşüncelerin ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını gözlemlemek önemli olabilmektedir.
Sosyal medya detoksu yapmak önemli derecede fayda sağlayabilir. Belirli zamanlarda
dijital dünyadan uzaklaşmak, zihinsel olarak rahatlatıcıdır. Unutmayalım ki ilk başta
hangi alışkanlığı bırakırsak bırakalım rahatsız edebilir önemli olan detoksu istikrarlı
şekilde devam ettirebilmektedir.
Dışarıdaki gelişmelerden çok kendinize odaklanmak gerekmektedir. Hayatınızda sahip
olduklarınıza odaklanmak, karşılaştırmayı azaltır.
Sosyal medyada vakit geçirmek ve soyut bağlantılar kurmak yerine gerçek ilişkileri
güçlendirmek önemlidir. Sanal etkileşim yerine yüz yüze ilişkileri güçlendirmek, aidiyet
duygusunu artırır. Bu aidiyet de sosyal medyada başkalarının hayatı karşısında duyulan
yalnızlık hissini ve aidiyetsizliği zamanla azaltabilir.
Unutmayalım ki bizlerin sahip olduğu bedenler bütün insanlığa yetişmeye çalışırken
kendimizi kaybetmek için değil kendimizi bulmak için çaba gösterirken diğer insanlara da
yardım etmek için vardır.
Unutmayın! ‘’Ruh sağlığı en az beden sağlığı kadar önemlidir.’’