Bağımlı İlişkiler ve Sınır Koyma
İnsan doğası gereği ilişkilere ihtiyaç duyar. Bağ kurmak, sevmek, sevilmek, anlaşılmak... Bunlar yaşam kalitemizi doğrudan etkileyen insani ihtiyaçlardır. Ancak bazen bu bağlar sağlıklı bir bağlılıktan uzaklaşarak “bağımlı ilişki” haline gelebilir. Bu tür ilişkilerde sınırlar yok edilerek , bireyler kendi kimliklerinden uzaklaşabilir ve ilişkide bir tarafın duygusal, zihinsel hatta fiziksel sağlığı bozulabilir. İşte bu noktada "sınır koyma" becerisi, hayat kurtarıcı bir araç haline gelir.
Bağımlı İlişki Nedir?
Bağımlı ilişki, bir kişinin kendi ihtiyaçlarını, arzularını ve hatta kendi değerlerini feda ederek diğer kişiye aşırı derecede bağımlı hale gelmesiyle tanımlanır. Bu tür ilişkilerde genellikle şu dinamikler görülür:
- Sürekli onay arayışı: Kişi, partnerinin ya da yakın çevresinin onayı olmadan hareket edemez.
- Kendine yabancılaşma: Kendi isteklerinden vazgeçip başkasının isteklerini merkeze koyar.
- Ayrılma korkusu: Sağlıksız olsa bile ilişkiyi bitirememe durumu vardır.
- Aşırı fedakârlık: Kendi sınırlarını ihlal ederek karşı tarafın mutluluğunu önemseme, kendi istek ve beklentilerini yerine karşı tarafın beklentilerini ve isteklerini önceliklendirme.
Bağımlı ilişkiler çoğunlukla romantik ilişkilerde sık görülse de, aile bağlarında, arkadaşlıklarda ve hatta iş ortamlarında da karşımıza çıkmaktadır.
Bağımlı İlişkilerin Temelinde Ne Yatar?
Bağımlı ilişkilere yol açan birçok psikolojik dinamik vardır. En yaygın nedenler şunlardır:
- Çocukluk deneyimleri: Aşırı eleştirilen ya da aşırı korunan çocuklar, büyüdüklerinde başkalarına bağımlı hale gelebilirler.
- Düşük özsaygı: Kişi kendini yeterince değerli görmediğinde, dışsal onaya ihtiyaç duyar.
- Terk edilme korkusu: Terk edilme endişesi, kişinin ilişkiyi sürdürmek adına her şeyi yapmasına neden olabilir.
- Sınır koyamama: Hayır demekte zorlanan bireyler, zamanla kendilerini başkalarının talepleriyle tüketilmiş hissederler.
Sınır Koymak Nedir ve Neden Gereklidir?
Sınır koymak, kendi fiziksel, duygusal ve zihinsel alanlarını korumak adına yapılan bilinçli bir eylemdir. Kısacası: "Ben buradayım ve bu benim çizgim." diyerek aslında bireyin kendisinin duygu, düşünce ve beklentilerinin farkına vararak kendisini önceliklendirmesidir.
Sağlıklı sınırlar:
- Kişinin öz saygısını korur.
- Karşılıklı saygıyı artırır.
- Manipülasyona karşı kalkan görevi görür.
- Tükenmişlik ve öfke patlamalarını önler.
Sınır koymak bencillik değil, özşefkattir. Kendini önemseyen biri, sağlıklı bir ilişki kurabilir. Çünkü ilişki iki “birey” arasında olur; biri diğerini yutarsa bu artık bir “ilişki” değil, bir bağımlılıktır.
Nasıl Sınır Koyulur?
İlk başta zorlayıcı olabilir. Özellikle karşı taraf sınır koymaya alışkın değilse, dirençle karşılaşmanız muhtemeldir. Ancak zamanla bu alışkanlık gelişir. İşte bazı öneriler:
- Kendinizi tanıyın: Ne istediğinizi, neye ihtiyaç duyduğunuzu ve sizi neyin rahatsız ettiğini netleştirin.
- Net olun: Karşınızdakine açık, dürüst ve kararlı bir şekilde sınırınızı ifade edin.
- Hayır demeyi öğrenin: Suçluluk duymadan “hayır” diyebilmek, sağlıklı bir zihnin göstergesidir.
- Kararlılık gösterin: İlk sınır koyuşta esneklik göstermek, karşınızdakine sınırı test etme hakkı verir.
- Sınırlarınızı ihlal eden davranışlara karşı tutum alın: “Bunu yapman beni rahatsız ediyor. Lütfen tekrarlama,” gibi ifadeler kullanabilirsiniz.
Sınır Koyarken Karşılaşılabilecek Dirençler
- “Eskisi gibi değilsin, çok değiştin.”
- “Beni artık sevmiyorsun.”
- “Sen çok bencilsin.”
Bu tür ifadeler, sınır koymaya alışkın olmayan bireylerden gelir. Ancak bu tür tepkiler, sizin yanlış bir şey yaptığınız anlamına gelmez. Diğer bireyler sizin sınırlarınızı ihlal edemeyeceklerini fark ettiklerinde sınırlarınızı ihlal edebilmek için sizin kendinizi suçlu, eksik, bencil hissettirerek sınırınızı ihlal etmeye çalışırlar yanlış yaptığınızı belirtirler Aksine, bu tepkileri alıyorsanız doğru yoldasınız demektir.
Bağımlılıktan Bağlılığa Geçiş Mümkün mü?
Evet, mümkün. Bağımlı ilişkiyi fark etmek ve bununla ilgili adımlar atmak, bağlı ve sağlıklı bir ilişki kurmanın ilk adımıdır. Bunun için gerekirse bir uzmandan psikolojik destek almak oldukça değerlidir. Terapilerde özellikle bağlanma stilleri, özsaygı gelişimi, ve bireyselleşme süreçleri üzerine çalışılır.
Sonuç: Sevgi Sınır Tanımaz mı?
Popüler kültürün “aşk her şeye değer” romantizmine karşılık, gerçek hayatta her şeyden önce kişi kendine değer vermelidir. Gerçek sevgi, özgürlüğü ve bireyselliği içinde barındırır. Sınırlar, duvarlar değil; sağlıklı bir ilişkinin zeminidir.
Kendinize şu soruyu sorun:
“Bu ilişkide ben gerçekten ben olabiliyor muyum? “
“Bu ilişkide duygu ve düşüncelerimi ifade edip, değer görüp anlaşılabiliyormuyum?
Eğer yanıtınız “hayır” ise, sınır çizmenin zamanı çoktan gelmiş olabilir.